Eyvah: Lohusa Depresyonundayım!

Bir bebeğinin olmasına karar verdiği andan itibaren, içi içine sığmaz bir kadının. Hemen olsun, kız olsun, oğlan olsun, adı şu olsun, odası böyle olsun derken, 9 ay su gibi akıp geçer. Hele ki, ilk bebekse, heyecanın, mutluluğun tarifi mümkün değildir, değil mi? Ne güzel duygudur o öyle! Anımsayabildiniz mi?
Ama asıl olayın, ne hamilelikte ne de hazırlık sürecinde değil de, kucağına alınca başladığını, gerçekten de kucağına alınca anlıyor insan! 🙂
Ağlarken sesi doğru düzgün çıkmayan, gözlerini tamamen açamayan, elini kolunu oynatamayıp, başını bile tutamayan bu çaresiz, güçsüz, size muhtaç miniği kollarınıza alınca gözyaşlarınızı tutamamanız çok normal bence. Şöyle bir bakıyorsunuz, duygularınız karman çorman! Mutluluk, evet var, hüzün, evet var, endişe, evet var, korku, evet var! Ve en büyük soru “ne yapacağım şimdi?” kesinlikle hep var!
Daha önce yaşadığınız hiçbir şeyle kıyas bile kabul etmeyen “annelik” ve “bebekli ilk günler” bence, kesinlikle, başlı başına bir depresyon nedeni zaten! Sürekli ağlayan bir bebek. Az gelen süt. Yorgun bir vücut. Karımış bir kafa. Dağılmış duygular. Daha ne olsun, değil mi? O yüzden, eyvah lohusa depresyonundayım diye kendinizi panikletip, durumdan korkmayın! Çünkü, lohusa depresyonuna girmeyen anne yoktur, hafif atlatan kadın vardır bence! 🙂
Peki, işe nereden başlamak lazım?
Öncelikle, sakin olup, bu durumu binlerce yıldır, milyonlarca kadının yaşadığını düşünüp, “geçici” ve “alışılacak” bir süreç olduğunu kabul etmek altın anahtar! Tüm gün, emziremedim, uyutamadım, susturamadım, bu bebek büyüyecek mi, ben nasıl anneyim, beceremiyorum, gazını çıkaramıyorum diye düşünmek yerine, bu konularda yardımı olabilecek kişilerden destek almak son derece akıllıca. Tecrübesine güvendiğimiz, anne olan arkadaşlarımızla, akrabalarımızla duygularımızı paylaşıp, kafamıza takılan her şeyi çekinmeden sorup, konuşmak çok rahatlatıcı. Bir zamanlar aynı şeyleri yaşamış arkadaş, eş, dost sohbeti de durumu gözümüzde normalleştirmeye yetiyor.
En rahatlatıcı destek eşten gelen!
Eşinizle duygularınızı paylaşmak, sohbet etmek, en güzel ve doğal terapi! Anlayışı, sevgisi ve sabırlı tavrıyla, elinizi tutan ve hep yanınızda olan bir eş, bu durumda yalnız olmadığınızı hissettirebilecek en güçlü kişi! Eşiniz sayesinde, güçlü bir psikolojiyle duruma yaklaşınca, kısa sürede bunun avantajlarını yaşamaya başlamış oluyoruz!
Bebeğinizin doktoruyla sürekli iletişimde olmak iyi bir fikir!
Bebeğin doktoruyla sürekli iletişim halinde olmak güven verici. Üstesinden gelemediğiniz ya da ne yapacağınızı bilemediğiniz bir durumda, hemen arayıp, sorabilmek, son derece rahatlatıcı.
Aslında lohusa depresyonu, anneliğe alışma ve acemiliği üzerinden atma süreci bence. Kimimiz daha çabuk ve kolay alışıyoruz, kimimiz daha uzun sürede ve zor alışıyoruz. İtiraf edelim; ilk aylar, insan kendini bu durumla baş edemeyecek halde buluyor! Ama inanın bu durum kısa sürüyor… Kadınlığın doğasında var olan annelik içinize öyle bir işliyor ki, bir süre sonra depresyon falan kalmıyor, “annelik halleri” başlıyor! Yedi, yemedi, güldü, emekledi derken zaman çok çabuk akıp gidiyor! Asıl olan bence ne biliyor musunuz; lohusa depresyonunun bile tadını çıkarmak! Çünkü o günler bir daha geri gelmiyor!
Sevgiyle kalın…
Ülkü YILMAZ