İnsanlık Ölmüş Meğer…

Ne acayip değil mi daha bundan 15 yıl öncesine kadar duyarlı, yardımsever, birbirine bağlı bir insan ilişkisi varken şimdi hepsinin bir anda yok sayılması..
Eskiden sokak arası komşuluklarımız vardı, yardımlaşma,sevgi ve dostluk kokan. Komşuda pişenin kokusu yayılmadan çat kapı yapılan ikramlar, bir yere giderken çocuğunu emanet etmeler bir de üstüne yetmezmiş gibi evin anahtarını acil durumlar için komşuya teslimler.
Evet gerçekten güzel, hoş anıların olduğu günlerdi.
Şuan da aynı apartmanda kimin oturduğunu dahi bilmediğimiz, sabah işe giderken tebessümlü günaydınları alamaz olduğumuz günlere geldik.
Başımız dara sıkışsa çalacağımız bir kapının olmaması ne kadar da acı.
İnsanlar bencil artık, yardımlaşmayı bırakın yardım istediğinizde dahi kapı deliğinden seyreden insanlar türedi aramızda. Yüksek bloklarda yalnızlığı seçer olduk. Komşuluk, dostluk, bir tabir vardır hani aynı semtin çocuğu olmak. Marketinden kasabına herkesi tanımak, hoş sohbetler etmek, güvenmek, paylaşmak…
Bugün öfkemin sınırlarında en uç noktalarda yaşadığım olayı sizlerle paylaşmak isterim.
Sıcak yaz günlerinde bizi fazlasıyla serinleten bir yağmur eşliğinde karşıdan karşıya geçmek isterken kaldırım rampasına park edilmiş bir arabanın sileceklerini öfkeyle kaldırıp oğlumun bebek arabasını akrobasi hareketleriyle karşıya geçirmeyi başarmanın akabinde yoğun yağmur yağmasından ötürü o civarda bulunan kuruyemiş dükkanının önündeki tentenin altına giriverdim. Zaten normal şartlarda, normal bir insanın yaptığı en doğal şey de bu değil midir?
Daha yarım dakika geçmeden dükkan sahibinin kapıya çıkıp dükkanımın önünü kapatmayın müşterimi engelleyeceksiniz demesiyle neye uğradığımı şaşırdım. Kaldı ki biz büyüklerin ıslanması neyse küçük çocuğum pusette sırılsıklam olmuşken insanlıktan nasibini alamamış esnaf modeli karşımda beliriverdi. Eskiden olsa bırakın bu tavrı, yardımcı olabilmek için ellerinden geleni yaparlardı.
Hangi ara bu kadar kötü insanlar olabildik? Eski değerlerimizi, bağlılıklarımızı ne zaman kaybettik? Bizi birbirimize düşman eden kara gölge de neyin nesi?
Çok üzüldüm bir o kadar da öfkemi hala dindirebilmiş değilim.
Etrafta bu tür insanların sayısı maalesef ki gittikçe artıyor. Neyi paylaşamıyoruz? Mutluluğun bedava olduğunu bildiğimiz halde birbirimizi mutlu etmekten neden kaçıveriyoruz?
İlişkiler artık kangren olmuş durumda. Yolda yürürken çarpıp af edersin demeye bile tenezzül etmeyen görgüden yoksun insanlar türüyor ya da tekerlekli sandalyedeki insandan önce asansöre binmeye çalışan 2ayaklı özürlüler, yayalara yeşil yanmasına rağmen bindiği araçtan küfür edebilen, suçunu kapatmaya çalışan magandalar ve daha yüzlercesi.
Hani hayvan tabiri vardır ya ne acıdır ki biz hayvanlar kadar olmayı bile başaramıyoruz. Kaldı ki insan olmayı hepten unuttuk milletçe.
İnsanlığın öldüğü, merhametsiz, gözü kara bir dünya da daha neler göreceğiz acaba??
Yağmur ve Yavuz Arda’nın annesi…