Okul Öncesi Dönemde Çocukta Yaratıcılık

0-6 yaş arası dönemin kişilik gelişimi açısından önemi tüm dünyada tartışmasız olarak kabul edilmektedir. Çocuğun doğduğu andan itibaren içinde bulunduğu dünya ile ilk tanıştığı aile ile sosyalleşme de başlar. Çevresi ile ilk iletişime geçtiği aylar ve renkleri objeleri fark ettiği dönemde onun objeleri seçiminde serbest bırakırken aslında sosyalleşmesinin de adımları atılmaktadır. Anne babanın kendi istedikleri renk ve biçimdeki objeleri ona sunması ise sosyalleşmesine ilk darbeleri vurması anlamına gelmektedir.
Öncelikle yaratıcılığın okul öncesi dönemde örselenmesi büyüklerin seçimlerine göre beğenisini ve seçimi belirlenen bir yetişkin oldukların da neleri yanlış yaptıklarına kısaca değinelim.
Farkındalıklarını geliştirememiş, bağımlı, kendisini tanıma becerisi olmayan, öz saygısı olmayan, yeteneklerini ve gücünü tanıyamayan, toplumsal saygısı yerine biat kültürüne yakın ve doğru meslek seçimi yapamadığından tüm yaşamı boyunca mutsuz olmaya mahkûm bireyler olacaktır. Çözüm odaklı olmaktan çok uzaktırlar çoğu kez çözümsüzlüğün parçasıdır çünkü.
Unutulmamalıdır ki her çocuk doğduğu an dünyaya sahip olduğu yaratıcılık gücü ile gözlerini açar. Yetişkinlerin yapması gereken bu duyguyu beslemek ve gelişimine destek olmaktır. Bunun en basit yöntemi ise merak duygusunu sürekli canlı tutmaktır. Bu ne, bu ne soruları sizi bunaltsa da bunu çocuğunuza hissettirmeyin. Sabırla yeni bu nelere yol açacak açıklamalarda bulunun. Onun anlayabileceği cümleler ile birlikte küçük araştırma çabalarına girişin. Doğayı keşfedin, doğadaki değişimleri gözlemleyin.
Elbette hayal gücünden ötürü onunla alay etmeyin, risk alma yeteneğinin gelişmesine (gerekli güvenlik tedbirlerini almak koşulu ile)izin verin, aşırı kollamacı anne baba olmaktan uzak durun ki kendisine güveni gelişebilsin. Her şeyi onun adına yapmaktan da vazgeçin. Bırakın bazı problemlerini kendisi çözsün ki böylece problem çözme yeteneği gelişsin. Tüm bunların sonucunda fikirlerinin yaptıklarının değerli olduğunu hissettirin.