Probiyotiklere Soframızda Ne Kadar Yer Veriyoruz?
Sözcük anlamı “yaşam için” olan probiyotik sağlığımız açısından anlamının çok daha fazlası bir önem taşımaktadır. Kısaca sağlığımızı koruyan faydalı mikroorganizmalardır. Sanılanın aksine tüm bakteriler zararlı değildir. Probiyotikler vücudumuzu, bağışıklık sindirim sistemimizi koruyan güçlendiren yaralı bakterilerdir.
Öncelikle son yıllarda ikinci beyin olarak tanımlanan bağırsakların çalışmasında probiyotiklerin önemi beslenme uzmanları tarafından çok önemsenmektedir. Öncelikle laktoz sindirim sistemini kolaylaştıran, ishal ya da kabızlık riskini azaltan, antibiyotik ve benzeri ilaçlar nedeni ile eksilen yaralı bakterilerin yeniden gelişmesini sağlayan, bağırsakların düzgün çalışmasına destek olarak kolon kanseri riskini, kadınlarda vajinal enfeksiyonları azaltan ve gıda alerjilerine karşı metabolizmayı güçlendiren probiyotikleri beslenme alışkanlıklarımızın arasına yerleştirmemiz neredeyse zorunlu olmaktadır.
Bu konudaki diğer yazılar:
Peki bunu nasıl yapacağız? Elbette probiyotik açıdan zengin yiyeceklerle. Bu yiyeceklerin başında yoğurt gelmektedir. Kuşkusuz kendimizin mayaladığı yoğurttan söz ediyoruz.
Ülkemizde son yıllarda market raflarında daha görünür olan kefir de probiyotik açıdan zengin bir gıdadır. Kefir Kafkasların uzun ve sağlıklı bir ömür sürmelerini sırrı olarak bilinmektedir. Tabii en iyisi evde yapılan kefirdir. Yapımı hiç de zor olmayan kefir çocuklarınızın sağlıklı gelişimi için en büyük yardımcınız olacaktır.
Gelelim sofralarımızda yüzyıllardır yer alan turşuya. Turşu da çok zengin bir probiyotik kaynağıdır. Evde yapılan ve mayalanma ile gerçekleşen sirke, boza, şalgam suyu ve nar ekşisi de geleneksel probiyotik gıdalardandır.
Sindirim sistemini düzenleyici etkileri dolayısı ile kilo artışını da belli oranda düşürdüğü yapılan son çalışmalarda gözlemlenmiştir.
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ