Rahim Ağzı Kanseri

Rahim Ağzı Kanseri

Rahim ağzı kanseri, dünyada 45 yaş altı kadınlarda meme ve akciğer kanserinden sonra ikinci sıklıkta görülen bir kanser türüdür. Rahim ağzı kanserinin tamamına yakını HPV-human papilloma virus adı verilen bir virusun onkojenik, yüksek riskli alt tipleri ile ilişkili bir enfeksiyon sonucu gelişir. Bu virusun rahim ağzı hücrelerinde yol açtığı değişikliklerin erken dönemde saptanması rahim ağzı kanserini tedavi edilebilir kılmaktadır. Servikal kanser tarama programlarının geliştirilmesi ile özellikle gelişmiş ülkelerde hem servikal kanser tanısında hem de bu kansere bağlı kadın ölümlerinde belirgin azalma sağlanmıştır. Bu sonuç toplumlarda kadın sağlığına verilen değer ile örtüşmekte ve ne yazık ki ülkemizde rahim ağzı kanseri hala önemli bir halk sağlığı problemi olarak çıkagelmektedir.

Pap test, rahim ağzı kanseri oluşmadan, servikal hücrelerde kanser öncüsü değişiklikleri ortaya koymayı hedefleyen bir tarama testidir. Erken dönemde saptanan kanser öncüsü servikal lezyonlar kansere dönüşmeden başarı ile tedavi edilebilir. Dr. George Papanicolaou tarafından ortaya konması nedeni ile test bu adı almıştır. Pap test, jinekolojik kontrolün bir parçasıdır, rahim ağzı hücrelerinin bir fırça aracılığı ile alınıp (sito)patolog tarafından mikroskop altında incelenmesi temeline dayanır. Materyalin alınması çok kısa süren ve acı vermeyen bir işlemdir. Patoloji raporuna göre ileri incelemeler veya biyopsi alınması gerekebilir.

İki tip Pap test ile servikal kanser taraması yapılabilir. Bunlardan birincisi ilk ortaya konulduğundan beri uygulanan klasik Pap testtir. Bu yöntemde rahim ağzından alınan hücreler alınıp doğrudan lam üzerine yayılır, patoloji laboratuvarında boyanarak hücreler görünür hale getirilir ve patoloji uzmanı tarafından değerlendirilir. İkinci yöntem sıvı bazlı Pap testtir. Bu yöntemde alınan rahim ağzı materyali özel bir sıvı içerisine konulup özel bir cihazda daha uzun işlemden geçirilir. Bu yöntemde asıl değerlendirmek istediğimiz hücrelerin üzerini örterek değerlendirmeyi güç kılabilecek inflamatuvar hücreler, kan, mukus gibi istenmeyen ayrıntılar ortadan kaldırılır. Böylece kanser öncüsü değişikliklerin saptanması olasılığı artar. Ayrıca bu yöntem ile alınan materyalden HPV tiplendirmesi gibi ileri moleküler çalışmalar da yapılabilmektedir. Laboratuvarımızda her iki yöntem ile alınan materyal de değerlendirilmektedir.

Test sonucu ‘normal’ veya ‘anormal’ olarak rapor edilir. Her ‘anormal’ sonuç kanser hücresi demek değildir. ‘Anormal’ hücreler şiddetli enfeksiyona, rahim içi araca, doğum kontrol ilacına veya hormonal duruma bağlı olabilir. Kanser öncüsü değişiklikler de hafif derecede veya şiddetli olabilir. Hafif değişiklikler tamamen gerileyebilir, şiddetli değişiklikler ve hatta erken kanser gelişimi de büyük oranda tedavi edilebilir. Test sonucu ‘anormal’ geldiğinde endişeye kapılmadan kontrolleri ve tedaviyi aksatmayarak kanserin önüne geçilebileceği unutulmamalıdır.
Prof.Dr. Banu Bilezikçi
Patoloji Bölüm Başkanı
Özel Ankara Güven Hastanesi
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Robot Değilim * Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.