Şimdi Okullu Olduk

Okulların açılmasına az bir zaman kalmışken çocuklar için hüzünlü günler veliler için ise esas tatil şimdi başlamaktadır 🙂
Çalışan anneler etütlerden yaz okuluna çocuklarını ordan oraya savurup sabah bırak akşam al temposuyla uğraşırken ev hanımları ise günün 24 saati çocukla uğraşmanın yorgunluğunu yakında atacaklar.
İşin şakası bir yana en büyük kaygı okul kayıtları, kıyafetleri, kitapları, okula adaptasyonu, okul önünde ağlaşan hatta olayı abartıp kaçmaya çalışan öğrenciler vs. Yine büyük bir maraton bizleri bekliyor elbette.
Her ebeveyn elinden geldiği imkanlarla en iyisini yapma hayaliyle o okul senin bu okul benim arayış içine girmiş bulunuyor. Bir yandan milyarlar dökerek en iyi olduğu düşünülen kolejlere yapılan kayıtlar öte yandan yurdum insanının çoğu insan gibi mahallesinde en yakın okula gönderebilme gücü. Tabiki herkes çocuklarının daha iyi yerlerde okumasını ister. Peki bu bahsi geçen İYİ OKUL kavramı kime, neye göre belirleniyor? Bir kaç gündür gündemimize oturmuş bir olay, acı mı acı, üzücü mü üzücü hele ortada bir evlat acısı var ki dilim varmıyor kelimeler yetersiz.
Sözüm ona Özel bir anaokulu.Serviste unutulan bir çocuk. Ne acıdır ki akşama kadar çocuğun yokluğu bile farkedilmemiyor. Peki her okul ünvanının başına Özel kelimesi konması bizi ne kadar cezbediyor? Ya da kimbilir kaç kişi okulun dış boyasına, alına gülüne aldanıp yazdırıyor çocuğunu o okullara?
Okul araştırırken ne kadar bilinçliyiz hiç sorduk mu kendi kendimize? Çoğu kişiden duymuşsunuzdur pahalıysa ya da özelse kesin iyidir tabirini.
Peki kaçımız araştırıyor öğretmenlerin hangi branşlarda eğitim aldığını,ders veya aktivite programını, okulun tarihçesini, servisin güzergahlarını ve benzeri çoğu şeyi.
Sözüm meclisten dışarı, elbette titizlikle araştıran velilerimiz de vardır ancak maalesef ki azınlık sayılabilecek kadar az.
Bu yaşanan son olayda anlaşılacağı üzere bilinçsiz eğitimciler yüzünden ihtimaller sinsilesine dönüşmüş bir senaryo sözkonusu. O küçücük beden asla geri gelemeyecek. Geride gözü yaşlı bir anne ve baba. Ne umutlarla gönderdikleri okul çocuklarının mezarı olmuş durumda.
Çok acı. Daha büyüyüp yeşeremeden solmuş bir fidan.
Bir ömür bu kadar çabuk bitmemeli. Kaldı ki eğer gerçek eğitimci olsalardı öğrencilerinin yokluğunu kesinlikle farketmiş olmaları gerekmez miydi?
Elbetteki hiç bir anne baba olayın sonunun buraya varacağını aklının ucuna getirmez, getiremez.
Burada da esas olan okul araştırma bilincinin yer etmesi gerektiğidir insanlarda. Kulaktan dolma bilgilerle değil birebir görüşerek, çocukların akşama kadar bulundukları yaşam alanının bilinçle takip edilmesi kanaatindeyim.
Akıllarda kalıcı hasarlar bırakmamak,güzel bir çocukluk ve iyi bir eğitim alabilmeleri adına çocuklarımız için biraz zaman ayıralım lütfen.. Unutmayalım ki çocuğun güzel meyveler verip şekillenebilmesi iyi bir eğitime, iyi bir eğitimciye bağlı….
Yağmur ve Yavuz Arda’nın annesi…