Yoksa Siz Hala Doğum Kilolarını Veremediniz mi?

Anne olmaya nasıl karar verdiğimi size bir gün uzun uzun anlatırım. O denli trajikomik ki inanamazsınız. Olay bu ya, ahh ben hamile kalınca da sağlıklı beslenirim, minimum kiloyla doğururum diyordum. Sadece bebek kilo alır, leblebi yutmuş solucan misali doğurur lohusa tacımı takar görmeye gelenlere bebek şekerlerinden ikram ederim diye teselli ediyordum kendimi.
Bir yanda da kız vallahi su içsem yarıyor yaaa! Kendimi bildim bileli diyetteyim ayol! Hiçbir zaman şöyle yarım ekmek döner yemişliğim yoktu! Tabi hamileliğime kadar….
Allah’ım kesin top gibi olur yuvarlanırım diyordum ki… Öyle de oldum! Ada vapuru yandan çarklı! Sadakatin sevginin şefkatin ilginin ve saygının dibini haketmiş bir tombul! Diğer hamileleri görüp ayyyyy nasıl kilo almış, ben asla öyle değilim, burnum küçük benim bir kere,hem popom hiç büyümedi ki falan diye kendimi teselli ediyordum!
Hamile kaldığımı öğrendiğim günden itibaren inanılmaz bir mide bulantısı musallat oldu. Şimdilerde belki de kabullenme psikolojisinden olmuştu diye düşünüyorum. Sormayın!!! Tam altı ay kemoterapi gören hastaların kullandığı bulantı ilaclarini kullanmak zorunda kaldım. Yoksa kumpir yemekten patatesten bir bebek doğuracaktım.. Hatta dairede de bir müddet patlamış mısır yiyerek çalışmıştım…
Neyse altı ay ohhh henüz göbeğim bile yok derken bir sabah bir uyandım göbekliyim! Tabi sonrasını tahmin edebilirsiniz. İş arkadaşlarım da sağolsunlar… Ayşe ablamın mis ev yapımı sütlacı, Yılmaz amcamın maliye tostları, Nurettin abimin sürpriz ekler kekleri, sabah kahvaltıları, öğle araları derkeeeen… Ben top, ben yarım dünya, ben varilden hallice…
Benim o göbeği sevmem de pek kolay olmadı. Modern cağın güçlü kadını tripleri ile omuzlarıma yüklediğim saçma sapan sorumluluklar, kariyer, uzmanlik virt zirt… Ücretsiz izin mi zinhar kullanmam! Ben son güne kadar çalışırım canımmmm bak gör sen dairede doğururum kesin ben derkeeeeen, hamileliğimin büyük bir kısmını heyet raporu ile yatarak geçirmek zorunda kaldım! Benden söylemesi, siz siz olun büyük lokma yiyin büyük söz demeyin, ay insan ne derse onu mu yasar, yaşadım valla. Yaşadım da tam 22 kilo aldım. Preklemsi yüksek tansiyon ödem bulantı düşük tehlikesi derken dokuzuncu ayda ada vapuru misali direksiyon karnıma dayanmış şekilde, Ağustos ayının sonunda, telefonda doktoruma geliyorum lütfen alıver şu çocuğu diye yalvarırken hatırlıyorum kendimi.
Anlayacağınız o geçirdiğim zor hamilelik sureci sonrası hala inatla veremediğim bir beş kilom var. Tabiki de böyle kalmak istemiyorum. Evliliğimi çocuk üzerine oturtmuş,gerisini salıvermiş bir eş olmak istemiyorum! Hem cinslerime dedikodu malzemesi vermek istemiyorum! Hem şişko olmak ne zaman iyi bir şey oldu ki? Bir dirhem et bin ayıp örter derken hangi ayıptan bahsediyorlar azizim? Bizim gibi şişkoların uydurduğu bir şeydir bu kesin! Kilolu olduğunuz için bol giyiyorsunuz ya onu diyorlar bence! Evet her yerimiz örtülüyor! Kim Kardeshianin bile dana gibi olduğu bir dönemde şişmanlık moda olmamışsa bir daha ne zaman olur ki?
Ahhh ahhhh doğurdu diye kendini salıveren o hem cinslerim için söylediğim bütün sözleri geri alıyorum, Allah’im! Dip boyasıyla gezen, bakımsız anneleri nasıl anlıyorum nasıl!
Lütfen bütün annelerin fazla kilolarını al da şu TV’deki sinir bozan sıfır beden hatunlara ver. Hayır doğurup doğurup ertesi gün lohusa taçlarıyla acayip cop gibi poz vermiyorlar mi? Deliriyorum…
Allah’ım lütfen bizi zayıflatmıyorsan onları şişmanlat! Yaptıkları yoga plates zumbalar boşa gitmesin diye diyorum vallahi! Ya da en iyisi lütfen gitsin şu kilolar!
Ay hadi inşAllah!!!
Mina’nın Annesi Ayşegül Bayhan