Anneler-Babalar Bunları Biliyor Musunuz?

Anneler-Babalar Bunları Biliyor Musunuz?

Bu yazıyı tüm anne babalar ve anne baba adayları için yazıyorum. Çünkü biliyorum ki pek çoğumuz hamile kalana kadar bir çocuk sahibi olmanın nasıl bir şey olduğunu bilemiyoruz. Hatta bebek doğana kadarki süreçte de anneliğin sadece fiziksel boyutlarıyla ilgileniyoruz. Bebek yeteri kadar besleniyor mu? Bebek yeteri kadar kilo almış mı, boyu normal mi, gelişimi yolunda mı? Çok yönlü boyutları olan ebeveynliğin sadece tek bir boyutuna odaklanarak geçiriyoruz anne babalık sürecimizi.

Oysaki anne baba olmak çok derin ve çok büyük bir konu. Öyle ki toplumsal gelişimin en temel basamaklarından birisi bence! Nasıl çocuk büyüttüğümüz, bu dünyanın geleceğine yapılan bir yatırım. Bu nedenle aşağıda belki de bugüne kadar hiç bilmediğiniz bazı bilgiler aktaracağım sizlere.

Evet değerli anne ve babalar, acaba bunları biliyor musunuz?

  • İstenmeyen bebeklerin, hayatlarının ilk 28 gününde hayatta kalma olasılıklarının, istenen bebeklere göre %50 daha az olduğunu,
  • Bebeklerin annelerine bağlanmaya zaten hazır olduklarını; bağlanma sürecini en çok sekteye vuranın ebeveynlerin tutumları olduğunu;
  • Anneler bebeklerine sağlıklı bir şekilde bağlanamazlarsa, bunun sonucunda emzirme problemi, bebeğe karşı öfke, günlük bakım verme rutinini öğrenme ve bebeğin ihtiyaçlarını gidermede zorlanma ve bebekte astım gibi problemlerin yaşanma olasılığının arttığını;
  • Normal bir yeni doğanın, 24 saatin %10’luk bir dilimini son derece uyanık geçirdiğini, bu yüzde onluk dilimde gözlerini anne babasına dikerek detaylıca incelediğini ve tüm enerjisini görmek, duymak ve etrafa tepki vermek için harcadığını;
  • Anneler bebeklerini yönlendirmek ve onlara liderlik etmek yerine, onların hareketlerini izleyerek onları taklit ettiklerinde, bebeklerin daha iyi iletişim kurabildiğini ve daha iyi tepkiler geliştirebildiğini;
  • Eğer şans verilirse, yeni doğan bir bebeğin ilk 35inci-55inci dakikaları içinde, annesinin memesine ve göğüs ucuna sürünerek ulaşabildiğini ve sonra ağzını kocaman açarak memeyi kendi başına yakalayarak emebildiğini;
  • Bu dünyayı ne zaman ve nasıl terk edeceğimizin, kısmi olarak, bu dünyaya geliş şeklimizle belirlendiğini ve bu nedenle gebeliğin, doğumun ve bu dönemlerde annenin içinde bulunduğu fiziksel ve sosyal koşulların ne kadar önemli olduğunu;
  • Ebeveynliğin en ama en erken dönemlerinden itibaren, bebeklerin beyinlerinin sürekli egzersiz yaptığını, yeniden ve yeniden şekillendiğini ve yaşadığı deneyimlerle test edildiğini; bebeğin yakın ilişki paterninin, kendilik algısının ve yaşama dair beklentisinin bu dönemde oluştuğunu;
  • Cildin, bebeklerin en büyük organı ve merkezi sinir sisteminin bir uzantısı olduğunu; bu nedenle bebeklerle ebeveynlerin ten temasının onların sinir ağlarının gelişmesine çok fazla katkıda bulunduğunu;
  • Memeli hayvanların yavrularının neredeyse tüm bedenini yaladıklarını ve bunu sadece temizlik için yapmadıklarını; yaşamsal sistemlerin sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlamak için yaptıklarını; yavruların, yeteri kadar anne teması yaşamazlarsa gelişim geriliği ya da ölüm gibi durumlarla karşılaşacaklarını ve yine insanoğlunun yavrularıyla ten teması kurmasının onların hayatta sağlıklı bir şekilde kalmaları için ne kadar önemli olduğunu;
  • Doğum yapan annelerin yanında, şefkatli ve işin uzmanı bir kadın doğum destekçisi olduğunda doğumların daha kısa sürdüğünü, epidural kullanma olasılığının daha az olduğunu, sezaryen oranlarının düştüğünü ve doğum sonrası depresyon riskinin azaldığını;
  • Hastane prosedürlerinden dolayı, doğumdan sonra bebeğin yalnız kalmasının, o bebeğe ve aslında tüm topluma verilebilecek en büyük zarar olduğunu…

Belki bunları biliyor, belki de hiç bilmiyordunuz. Herkesin elini taşın altına koyma zamanı geldi bence. Annelerin gebeliklerine ve doğumlarına sahip çıkma zamanı geldi. Sistem sezaryeni övüyor diye sezaryene koşmak, sistem suda doğuma özendiriyor diye suda doğurmak zamanı geçti. Yani sistemin oklarını takip etmek zamanı değil, doktorun konforuna uyum sağlamak zamanı değil! Kendi gebeliğine, kendi doğumuna YANİ KENDİ BEBEĞİNE VE ONUN HAYATINA SAHİP ÇIKMA ZAMANI geldi. Sadece onun gıdalarına özenmek, sadece yiyeceklerini ve kıyafetlerini en organiğinden seçmekle onlara sahip çıkmış olmuyoruz. Onların bu hayata gelişinden, gebe olduğunuzu öğrendiğiniz andan ve hatta anne baba olmaya karar verdiğiniz andan itibaren başlıyor…

Namaste
Sibel SÖNMEZ
Doğum Psikoloğu ve Yoga Eğitmeni

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Robot Değilim * Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.