Benim Çocuğum Zeki Mi? Yaramaz Mı? Hiperaktif Mi?

Benim Çocuğum Zeki Mi? Yaramaz Mı? Hiperaktif Mi?

BENİM ÇOCUĞUM ZEKİ Mİ? YARAMAZ MI? HİPERAKTİF Mİ?

Son yıllarda genç anne babalardan sık sık duymaya başladığımız “Benim çocuğum hiperaktif. Zekası da normalin üzerindeymiş!” sözleri üzerine konuyu irdelemek hasıl oldu. Hiperaktivitenin zekayla bir bağlantısı olup olmadığını ve çocukların ailelerin sandığı kadar zeki olup olmadıkları konusu birçoğumuzun merakı haline geldi.

Son yıllarda, çocuğu dillenip iletişim kurulabilir hale gelen veya okula yeni başlayan yüz binlerce anne-babanın en büyük iddiası şu: “Benim çocuğum hiperaktif. Zekası da normalin üzerindeymiş!” Peki bu gerçek olabilir mi? Her yaramaz, saldırgan, yerinde duramayan çocuk hiperaktif olabilir mi? Hiperaktif tanısı konmuş olsa bile, bu her zaman doğru bir tanı olarak kabul edilebilir mi? Hiperaktif çocuklar gerçekten normalin üzerinde bir zekaya sahip olabilirler mi? Yoksa tam aksine amaçsız hareketlilik olarak da tanımlanabilen hiperaktivite düşük IQ göstergesi mi?

Hiperaktivitenin zeka ile bir ilgisi yok
Konu ile ilgili uzman görüşleri ve araştırmaları  derlediğimizde , hiperaktivitenin olumlu ya da olumsuz anlamda zeka düzeyi ile hiçbir bağlantısı olmadığı konusunda mutabık kaldık. Hiperaktif çocuğun zekası normalden az da olabilir, normal zekalı da olabilir, zeki de olabilir. Bir genelleme yapılamaz. Ayrıca bir hiperaktif çocuk sürekli hareket halinde olduğundan ve dikkati de az olduğundan zekası oranında öğrenip başarılı olamaz.

Tam bu noktada üzerinde durulması gereken esas nokta; hiperaktiviteyi yaramazlıktan nasıl ayırt edeceğimiz konusu… “Çocuğunuz hiperaktif” diyerek ilaç yazıp göndermek, çocuğun yaramazlık ve saldırganlıkla kendini dışa vuran daha ciddi sorunlarını gölgede bırakıyor olabilir.

Hiperaktivite tanısı aileleri rahatlatıyor
Konulan teşhislerin aksine, son araştırmalara göre gerçek yapısal hiperaktivitenin toplumda çok düşük oranda olduğu görülmektedir. Hiperaktivite tanısı almak aileyi rahatlatmakla birlikte, ailede sorunları yansıtma eğilimine gidiliyor.

Hiperaktivite ile yaramazlığı birbirine karıştırmamak gerekiyor. Yaramaz çocuk gerektiğinde herkes gibi sakin oturabiliyor, dikkatini sürdürebiliyor, dinleyebiliyor, kendisini kontrol edebiliyor ve uyum sağlayabiliyor. Halbuki hiperaktif çocuk motor takılmış gibi sürekli hareket halinde, dikkatini toplayamıyor ve dinleyemiyor. Bu nedenle daha az öğreniyor, unutuyor. Dağınık ve uyumsuz bir karakter gösteriyor. Bu çocukların beyinlerinin ön bölgelerinin yeterince kanlanmadığını ve yeterince glikoz kullanamadığını, bu nedenle dikkatlerini sürdüremediklerini kanıtlayan bir çok araştırma bulunuyor. Ayrıca beyinlerinde dopamin ve noradrenalin seviyesi de diğer çocuklara göre düşük olduğu da bir başka durum.

Ev ortamında “yaramaz” çocuklarıyla ne yapacağını bilemeyen okul ortamında ise sürekli şikayet alan ebeveynler tanı konduğunda rahat bir nefes alıyor. Çünkü durumun bir adı konmuş oluyor. O zamana kadar “tembel ve yaramaz” olarak etiketlenmiş olan çocuklarının “aslında çok akıllı olduğu için” bu yaramazlıkları yaptığını düşünmek ebeveynler için daha kabul edilebilir bir hale geliyor. Ancak gerçekte hiperaktivitenin zeka ile bir bağlantısı olmadığı gibi, çocuğa bu etiketin yapıştırılması çocuğun bir şeyler yapma gayretine engel olarak “boşvermişlik” hissine sürüklüyor. En büyük tehlike ise bana göre tam olarak burada başlıyor ki; bu boşvermişlik hissi ile akademik hayatı boyunca yaşayan ve başarısızlıklarla yaşayan insanların sayısı günümüzde oldukça fazla. Ebeveynlerin yaptığı  en büyük hatalardan biri, çocuğa onun zeki olduğu hissini vermeleridir. Çocuk bir kere bile ‘Ben zekiyim, annem-babam benim zeki olduğumu söylüyor’ der ise çalışıp başarısız olma ihtimalini göz önünde bulundurup kolaya kaçarak, çalışmayı bırakıp zeki kalmayı tercih eder.

Peki hemen her iki aileden birinin –özellikle büyük şehirlerde çocuğunun normalin üzerinde zeki olduğunu iddia etmesine ne diyeceğiz? Gerçekten bu kadar çok sayıda çocuk üstün zekalı olabilir mi? Her nesille birlikte insan zekasının arttığı düşünülürse, çocuklarımızın bizden ve doktorlarından daha zeki olması beklenen bir durum değil mi?

Modern topluma geçişle birlikte, akrabalık bağlarının zayıflaması ve geleneksel ailenin yerini çekirdek ailenin almasıyla, çocuklar daha fazla odak haline gelmeye başladılar. Bu da çocuğu anne-babanın narsistik uzantısı haline getirdi. Aileler çocuklarının çok zeki olduğuna inanmak istiyorlar. Çocuk yetiştirmeyi bir proje gibi  gören ebeveynlerin sayısı oldukça fazla.

‘Çocuğum zeki ama çalışmıyor, ne yapmalıyım?’ sorusunun cevabı ise temeldeki değişimlerden geçiyor. Bu sorunun aniden çözümlenebilecek cevapları yok.Biraz olsun ailenin kültürel yapısını ve çocuğunuzla iletişim metodunuzu değiştirmek altın kural. Bu  zor  bir süreç ama mümkün. En önemlisi de anne-babalar sürekli ‘çocuğum zeki’ diye övünmek yerine çocuklarını çalışmaya yönlendirmeyi ve yeteneklerini ortaya çıkarmayı hedeflemelidirler.

Efe Murat ERBAŞ
Özel Eğt. Uzm. Psikolog

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Robot Değilim * Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.