Beşikte Durduğu Gibi Durmuyor!

Çocuk büyütmenin en güzel tarafı, onlar büyüdükçe yaşanan zor günler de unutuluyor. Bu, kesinlikle, iyi bir şey! Böylece biz kadınlar, yeniden anne olmayı düşünebiliyoruz. Oysa kaçıncı çocuğumuz olursa olsun film başa sarıyor, bebeğimizi kucağımıza aldığımız andan itibaren “annelik düşünceleri” yeniden başlıyor; emzirdim, emziremedim, aç kaldım, uykusuz kaldım, belim ağrıdı, bebeğim kaka yaptı, uyudu, uyumadı, ek gıdayı almadı, alerji mi çıktı, emekledi mi, yürüdü, daha yürümedi… Bunlar bebeğimiz ilk doğduğu zamanlardaki en büyük dertlerimizken, zamanla bunların bir kısmı yoluna giriyor, bir kısmı ortadan kalkıyor, bir kısmı ise boyut değiştirerek devam ediyor.
Bir dönem geliyor mesela, bir krize giriyor, durduk yere ağlamaya başlıyor ya da ne bileyim banyo yapmayı istemiyor, girince çıkmak istemiyor, kış günü incecik elbise giymek istiyor, çorap giymek istemiyor ya da yazın 40 derecede montla gezmek istiyor! Yani kısacası, akla hayale gelmeyecek birçok şeyi yapmak ya da yapmamak istiyor. Ama inanın, bu ve buna benzer birçok şey her annenin başından geçiyor.
Sonra okula başlıyorlar! Okula başlamaları ayır bir mesele zaten. Dersleri ödevleri hiç bitmiyor. Nedense o ödev de hiç yapılmak istenmiyor! Ödev yaptırmak başlı başına bir iş! “Tamam oğlum ödevini yap gideriz”, “tamam kızım ödevini bitir alırız” demekten insanın dilinde tüy bitiyor… Yoruluyorum ben, siz de yoruluyor musunuz? Ama inanın hemen hemen her çocuk buna benzer sorunlar çıkarıyor.
Bir süre sonra da alıyor bir telaş! Tamam, yürüdü, büyüdü, okula da başladı… Eee, ne olacak bu çocuğun geleceği? Kendisini geliştirsin, basket oynasın, yüzsün… Başlıyoruz oradan oraya koşturmaya! Kışın ortasında, yazın sıcağında, elimizde çanta, top, gitar, keman dört dönüyoruz şehrin etrafında. Ama inanın benim gördüğüm hemen hemen her anne-baba bu süreci yaşıyor.
Yani sonuç olarak, ben onu bunu bilmem! Bildiğim tek şey; hayat devam ettikçe “annelik” bitmiyor, minnoşlar da beşikte durduğu gibi durmuyor! 🙂
Sevgiyle kalın…
Ülkü YILMAZ