Boşanmazsam…Bana Döner Mi?

Merhaba Sevgili Okurlar,
Okuduğunuz soru cümlesi olan başlık pek çoklarınızın duyduğu türdendir sanıyorum. Evet malesef eşimden intikam alıyorum, ona dünyasını dar ediyorum, başına yıkıyorum derken yıllarını kaybeden, ömrünü tüketen niceleri var.
İşte bayan A. da bunlardan biri. Eşiyle sevişerek evlenmişler. Başlangıçta bay H. iş bulamamış, bayan A. uzunca bir zaman hem çalışıp hem okuyarak ev geçindirmiş ve bir de kız çocuğu dünyaya getirmiş. Gel zaman git zaman, bay H. de okulunu bitirmiş, işe girmiş ama evde hırgür de giderek artmaktaymış. Kız büyüyedursun bay H. evi terketmiş, ayrı yaşamaya başlamışlar. Tabi çocuktan ötürü görüşmeler devam ederken, bir akşam da evde şarap sefasıyla sonlanmış. Ardından yine hamilelik ve filizlenen umutlar, kabaran öfkeler ve yine büyük bir duygu karmaşası. Bir yandan bak hamileyim, adam da odun değil ya, beni böyle bir başıma bırakmaz, evine çocuklarının başına geri döner umudu, öte yandan bunca zaman şu nankörü okuttum adam ettim, evi çocukları geçindirdim, o gitti başka yataklarda sabahladı bilenmesi. Ama eminim bu ikinci çocuk onu eve bağlayacak, bizi birbirimize yakınlaştıracak hayalleri aldı başını gidiyor.
Peki size soruyorum :
Hangi çocuk birbirinden uzaklaşmış veya kopmuş ebeveyni yapıştırma gücüne sahiptir?
Minicik bir yavruya, böyle olmayacak bir rüyanın gerçekleşmesini sağlama görevini yüklemek reva mıdır? Olmayınca da ‘’bunu bile beceremedin!’’ diye işe yaramaz ve ayrılmanın sorumlusu bir varlık gibi bakıp günah keçisi yapmak adil midir?
Siz çeşitli nedenlerden ötürü ayrılma noktasına geleceksiniz, birleşme,barışma çabalarınız istediğiniz sonucu vermeyince apansızın hamile kalacaksınız, ardından zamanla büyüyen bebek de sizi yakınlaştırmayınca SUÇ?? bebeğin olacak. Öyle ya sizin, eşinizin herhangi bir ihmali söz konusu olamaz! Hay aksi! ikinci bebek de işe yaramadı, acaba üçüncüsünü mü yapsam? gibi faydasız zikzaklarla kendinizden kaçmaya devam edeceksiniz.
Bay H.nin sabrı tükenmiş boşanma başvurusunda bulunmuş ama bayan A. iki dünya bir araya gelse boşanmam diye dolanıyor. Onu okuttum, adam ettim, iş buldum, evimi çocuklarımı yıllarca geçindirdim, züğürt zamanlarında kahrını çektim, şimdi cebi para görünce ellere bırakmam ! diye hop oturup hop kalkıyor.Boşanma davasını açıp sonra geri çekerek yıllar geçti. Bay H. bir daha evine dönmedi.
Bilirsiniz doğru bulmasak da, bizim kültürümüzde evli ve ayrı yaşayan erkekler diledikleri gibi yaşarlar ve bu hoşgörüyle karşılanır. Peki ya kadın? Kağıt üzerinde bile olsa, evli bir kadın öyle ulu orta başka erkeklerle gezip tozamaz. Çocuklarının annesi olarak edebiyle oturmak zorundadır. İşte bayan A. da tam böyle evli bekar, yalnız mutsuz yaşamakta inat ediyor. Eşi dönmedi, döneceği de yok artık. İşi var, dilediği bayanlarla birlikte. Kızlar analı-babalı denilen geçimsiz, sevgisiz, saygısız bir aile ortamında annelerinin gözyaşlarına, babalarının hakaretlerine tanık olarak büyüdüler. Şöyle bakarsak.. Bu yıllar kime nasıl bir fayda sağladı? Herkes mutsuz. Bu çocuklar ilerde nasıl bir eş seçer, birliktelikleri nasıl devam eder? Merak konusu.
Lütfen doğru anlayalım : Ben ilk tartışmada ‘’boşanmalı ve hemen yenisi aranmaya başlanmalı ‘’ demiyorum, ama ısrarla ve altını çizerek diyorum ki…
Eğer uzlaşma için her yol denenmiş ve istenen sonuca ulaşılamamış ise..
doğmamış bebekten medet ummak ve bebekleri mutsuz bir yuvada büyümeye mahkum etmek yerine
BOŞANMAK da SON ÇARE olarak ÇÖZÜMDÜR !
Ayşe Wiesner
Terapist