Eyvah OÄŸlum KonuÅŸmuyor!

Eyvah OÄŸlum KonuÅŸmuyor!

Başını tuttu, aguladı, dönebildi, beni tanıyor, destekli oturdu, anne dedi, desteksiz oturdu, emekledi, sıraladı, yürüdü derken yeni bir problem beliriyor; kelime sayısı! Yeter diye bir çığlık atmak istiyor insan! Anne olmak ne zor iş!

Günümüzde sağlıklı çocuk sahibi olmak çok büyük bir şans.  Her gün türlü türlü işler başına gelmiş, milyonda bir görülen hastalıklara yakalanmış, kendisi ve çevresi hep acı içinde olan çocukları göre göre aslında bu yazıyı yazmanın çok büyük bir şımarıklık olduğunu düşündüm başlarda. Çocuğunun sağlıklı ve yanında mı- bitti; her şeyi geç olsun, hiç önemli değil! Sonra işin içinde bulunuyor olmama rağmen yaşadığım zorlukları düşününce annelere belki biraz fikir vermiş olurum diyerek yazmaya karar verdim.

Konuşmak önemli bir gelişim basamağı. Yürümek gibi. Gerçekte adı dil gelişimi.  Dil gelişimi sadece konuşmaktan oluşmuyor. Bir alıcı dil, bir de ifade edici dil var ki bunlar birbirinden ayrı değil. İnsanlar önce söylenenleri anlar, yani alıcı dil gelişir. Büyüdükçe ifade edici dil dediğimiz konuşma başlayacaktır. Yeni doğan bir bebek bile ağlayarak ifade edici dilini kullanmaya başlamıştır aslında. Dil gelişimini etkileyen çok sayıda faktör var ancak tamamen sağlıklı çocuklarda en önemli şey bakım veren, sosyokültürel yapı, ekran kullanımı.

Bakım veren! Çalışan hem de çok uzun saatler boyunca çok yoÄŸun bir iÅŸte çalışan ben oÄŸluma birincil bakım veren kiÅŸi deÄŸilim.  Yerime sosyokültürel yapısı bizlere yakın, sevecen, çocuk dilinden anlayan, hijyen kurallarımızın örtüştüğü bir kiÅŸi bırakmayı hedefledim. Hesaplar, kitaplar yapıldı ve oÄŸluma uzun bir süredir Filipinli bir teyzesi bakıyor. Çok konuÅŸkan, güler yüzlü bir bakıcısı var oÄŸlumun. Birlikte mutlu olduklarını gözlemledik, her ÅŸey yolunda. Tek bir ÅŸey hariç; ifade edici dilde gerilik! Filipinli bir bakıcı tercih ederken tek neden çocuklar ile olan sevecen iliÅŸkileri deÄŸildi tabi ki; bizim öğrenmek için yıllarca didindiÄŸimiz, kurstan kursa koÅŸtuÄŸumuz İngilizceyi küçük yaÅŸta öğrenerek avantaj saÄŸlamasını istemiÅŸtik. Çevrede bakım vereni Filipinli olan çocuk grubunda en çok gıpta ettiÄŸimiz ÅŸey de buydu. Öncesinde sıkı bir araÅŸtırma yapıldı – tarafımdan-  literatürde kanaat ortaktı; iki dilli büyüyen çocuÄŸun ifade edici dili gecikir ancak konuÅŸmaya baÅŸladığında iki dili de konuÅŸabilir. 5 yaşına kadar aynı iki dile maruz kalan çocuk bu iki dili de konuÅŸur hale gelir. Ancak; anadilde düşünemeyen bir çocuk yetiÅŸtirmek eÄŸitim hayatında zorluklara yol açabilir.

18 ayında bir çocuÄŸun üç kelimesi de olabilir elli de; bu çocuÄŸun genetik yapısı dahil pek çok faktöre baÄŸlı.  Bir diÄŸer önemli faktör ise ekran maruziyeti. Ne kadar çabalasak – bakıcının tv açmadığından, eline cep telefonu vermediÄŸinden emin olsak da- biz eve yorgun argın gelince ekran kaçamağı yapıyoruz. Çok kısa süreli, sınırlı kaçamaklar. Böylece ben de kesinlikle yok demek yerine mümkün olduÄŸunca az demeyi öğrenmiÅŸ oldum! Bir baÅŸka faktör cinsiyeti ki, halk arasında erkeklerin kızlara göre biraz daha geç konuÅŸtuÄŸuna inanılır. Literatür de bu bilgiyi desteklemektedir.

Her gün kaç kelimesi var diye sayarken, bir elin parmaklarını ne zaman geçecek diye düşünürken, acaba iki dilli büyütmek yanlış karar mı, bakıcı teyzesi bizim geveze huriş olsaydı çoktan Türkçeyi sökmüş müydü derken zaman geçip gidiyor. Ama ben sabreden grupta yer alacağım. Dil gelişimi açısından oğlumu desteklemeye devam ederken çift dillilikten de vazgeçmeyeceğim.

Anne olmak ne zor bir iÅŸmiÅŸ!

Özlem Yayıcı Köken
Çocuk Sağlığı Hastalıkları Uzmanı

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Robot DeÄŸilim * Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.