Kendi Kendini Motive Edebilen Çocuk Yetiştirmek

Kendi Kendini Motive Edebilen Çocuk Yetiştirmek

Bir yurt dışı seyahatimde kendini motive edebilen çocuk yetiştirme ile ilgili bir kitap aldım. Çocuk gelişimi ve çocuk yetiştirme konusunda uzun zamandır okuduğum en iyi kitaplardan biriydi.  Bu kitapta öne çıkan ve kendim için de not aldığım önemli noktaları tüm annelerle paylaşmak isterim zira internette aradım ancak bu kitabın Türkçe basımının henüz ülkemizde olmadığını gördüm. (Kitabın orijinal adı “The Self-Motivated Kid” ve yazarı Dr. Shimi Kang)

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komisyonu her çocuğun en temel hakkı olan oyun oynama konusunda önemli bir gerçeği fark etmiş. Son 20 yılda çocuklarımız haftada 8 saat özgür, plansız, kendiliğinden oyun oynama alışkanlığını kaybetmiş.  Aile yapısındaki değişiklikler, giderek artan akademik başarı vurgusu ve sürekli bir yerlere yetişmeye çalışan hayat tarzlarımız sebebiyle, çocuklarımız eskiye oranla dışarıda (park, bahçe…vs) %50 daha az zaman geçirir olmuş.  Ayrıca video oyunları gibi pasif aktivitelere ayrılan süre 1997 yılında yarım saat iken 2003 itibariyle 3 saate çıkmış. Bugün itibariyle daha da yükselmiş olduğuna eminim.

Uykusuzluk ve kötü beslenme bir insanın sağlığı için ne kadar zararlıysa, oyun oynamamanın da bir çocuğun gelişimi için en az o kadar zararlı olduğu klinik deneylerle kanıtlanmış. Yazar, günümüzde çocuklarımızın sürekli komut aldığını ve yönlendirildiğini söylüyor ve bunun yaratıcılığı ne kadar baltalayıcı olduğunu anlatıyor. Bunu anlatırken verdiği örnek de çok çarpıcı: Kendi çocuklarımı da tabletten uzaklaştırmak için sürekli oynamaya teşvik ettiğim legolar,  eskiden hayal gücünü geliştiren oyuncaklardı. Parçaları elinize alır ve hayal ettiğiniz uzay gemisini, evi, arabayı ya da herhangi bir şeyi yapardınız. Oysa günümüzde lego oyuncaklarının bile içinden talimat kitapçığı çıkıyor ve her bir parçayı ne şekilde kullanacağınızı adım adım gösteriyor. Sonuçta hayalinizdeki değil, kutunun üzerindeki cismi elde ediyorsunuz diyor.

Ebeveyn çeşitlerini bazı hayvanların güdüleriyle analoji yaparak şöyle sıralamış Dr Shimi Kang :

  1. Her şeye izin veren ve çocuğuna hiçbir konuda rehberlik etmeyen deniz anaları (permissive jelly fish parents)
  2. Çocuğunun etrafında pervane olup, onun her şeyini en ince ayrıntısında kadar planlayan ve onu akademik,spor veya müzik vb. her konuda bir numara olmaya zorlayan otoriter kaplan ebeveynler (authoritarian tiger parents)
  3. Hayatta dengeyi önemseyen, çocuğuna ihtiyaç duyduğunda yanında olduğunu hissettiren ama onu kendi deneyimlerini yaşaması için de yüreklendiren, gerçek bir rehber olan yunus ebeveynler (dolphin parents)

Olmamız gerekeni anladınız. Yunus anne-baba olmamız gerekiyor, çünkü bu şekilde yetişen çocukların hayattaki başarıları çok daha yüksek. Etrafımızda bolca gördüğümüz ve belki hepimizin istemeden biraz olduğu model bana göre kaplan anne-babalık.  Ama size kötü bir haberim var: piyano dersinden çıkıp voleybol antrenmanına, oradan çıkıp özel ders hocasına koşturduğumuz çocuklarımız maalesef kuvvetle muhtemel, hayatta sandığımız kadar başarılı olamayacak. Bu tarz rekabetçi ortamda, hırsla yetiştirilen çocukların çoğu son derece bencil olduğu için, empati kuramadığı için, yaratıcılığı ve problem çözme becerileri kazanamadığı için iş hayatında istenmeyen insanlar oluyormuş.

Amerika’da bazı firmalar genç mühendislerin en iyi üniversitelerden çok iyi derecelerle mezun olmalarına rağmen, eski mühendisler kadar problem çözme ve yaratıcılık becerisine sahip olmadıklarını fark etmişler. Eski mühendisler çocukluğunda oyun oynarken evdeki bir saati veya radyoyu merakından söküp geri toplamış,  günümüzdeki çocuklara göre çok daha fazla keşif yapmış çocuklarmış. Bunun üzerine işe alım mülakatlarını tamamen değiştirmişler ve akademik başarıdan çok, oyun geçmişine yönelik bilgiler edinmeye karar vermişler.

Bugünkü bazı iş kolları bundan 20 yıl önce yoktu. (Sadece internetin getirdiği iş fırsatlarını düşünmek yeter!) Aynı şekilde bizim çocuklarımızın 20 yıl sonra yapacağı işler henüz keşfedilmedi veya gelişmedi. Bu nedenle çocuklarımızı 21. Yüzyılda gerekli olan becerilerle donatacak şekilde yetiştirmeliyiz. Bu beceriler de kısaca şöyle :

  1. Yaratıcılık – günümüz iş insanları ve liderleri tarafından geleceğin en önemli becerisi olarak tanımlanıyor
  2. Kritik Düşünme – doğru cevabı bilmek değil, doğru soruları nasıl soracağını bilmek olarak tanımlanabilir
  3. İletişim – dünyadaki tüm bilgiye sahip olabilirsiniz ama bunu farklı bir ortamda doğru şekilde ifade edemezseniz o bilginin hiçbir değeri olmayacaktır.
  4. İşbirliği – Aile içinde, iş yerinde veya toplumda, bir takım içinde çalışırken, diğerlerinden öğrenebilmek ve onlara ilham olabilmek bugünün dünyasında en önemli becerilerden biridir.

Yunus anne modeliyle yetişen çocuklar bu becerilerin hepsini kazanacaktır, çünkü yunus anne-baba modeli yönlendirmekten ziyade rehber olur, öğretmekten ziyade öğrenmeye yüreklendirir. Yunus yaşam yolu,  oynamanın, keşfetmenin, sosyal bağların, empati kurmanın, katkı sağlamanın, aile ve toplum değerlerinin önemine vurgu yapar.

Son olarak yunus anne-baba modeline bir örnek vererek bitirelim. Ödev konusunda bir yunus anne çocuğundan doğru cevapları bulmasından çok pratik yapmasını, çabalamasını, doğru ve yanlışı bulmasını beklemeli. Örneğin ödevine yardım isteyen çocuğuna : “ biliyorum birlikte yapsak senin için çok kolay olurdu (duygunu anlıyorum mesajı) ama öğrenmek için kendin denemelisin” demelidir. Küçük bir ipucu veya öneri vermekte sorun yoktur ve “gerçekten cevaba yaklaştın”, “bunu denersen sana yardımcı olabilirim”  gibi cümlelerle çocuk cesaretlendirilmelidir.

Yunus modeli anne-babalık modelini ben sevdim, deniyorum, herkese de öneriyorum.

Efzun Dulundu
2 Çocuk Annesi

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Robot Değilim * Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.