Mutluluk ve Kişisel Gelişim

Mutluluk ve Kişisel Gelişim

Yaşamımızdaki amaçların başında mutlu olmanın geldiği konusunda bir uzlaşma ve ortak payda oluşturabiliriz. “Ben mutlu olmak istemiyorum” şeklinde bir kişisel örneğe rastlamak pek beklenen ve sık karşılaşılan durum değildir. Mutlu olmayı yaşamımızın ufkuna koymadığımız özel anlarda bile mutsuzluğu hedeflemiyoruz. Genelde mutlu olmayı istediğimize göre kendimiz (veya çevremiz) için mutluluk amacına yönelik bir stratejik planlama yapabilir miyiz? Mutluluk hedefine ulaşmayı bir stratejik plan hassasiyetinde kurgulayabilir, bu planı uygulamaya koyan programlar ve eylemler düzenleyebilir miyiz?

Yukarıdaki soruları sorduğumuzda, neyin mutluluk sağladığı gibi bir soruyla karşılaşıyoruz. Örneğin kola içeceği reklâmlarında bu ürünü tükettiğimizde mutlu olacağımız izlenimi yaratılıyor. Gerçekten bu sıvıyı içtiğimizde, bizde bir sihirli iksir etkisi yaratıp mutlu olmamızı sağlıyor mu? Şu marka otomobile sahip olduğumuzda, bu şirketin yaptığı sitedeki apartman dairelerinden birisini satın aldığımızda mutlu oluyor muyuz? Üretici şirketler ürünlerine bizim mutlu olmamızı sağlayan –ama biz sıradan insanların pek bilemediği– bir gizli özüt mü koyuyorlar? Eğer bütün bunlara “Evet” cevabı veriyorsak, içinde mutluluk ekstresi olan tüm ürün ve hizmetleri daha fazla tüketerek ‘fani dünyada’ sonsuz mutluluğa ulaşmamız mümkün olabilir.

Mutluluk Kavramı

Mutluluk kavramı ile çok uzun dönemler süresinde boğuşan dalların başında felsefe ve ondan ayrılarak ayrı bir dal olan psikoloji gelir. Antik çağlardan başlayarak her çağın filozofları mutluluğun ne olduğu ve nasıl mutlu olunabileceği üzerine düşünceler geliştirmişler. Ama ne yazık ki, herkesin uzlaşabileceği ortak bir tanıma ya da teoriye ulaşılabilmiş değil. Her söyleneni, bir süre sonra eleştiren, hatta yerden yere vuran başka düşünsel yaklaşımlar öne sürülmüş.

Mutluluğun kaynakları olarak en çok tartışılanlar arasında haz gelir. Mutluluğu kesin uzlaşma olacak biçimde tanımlayamasak da, haz konusunda daha ‘girişimci’ olabiliriz. Sözlükler mutluluğun kaynağı olan hazzı “hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk; bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma; sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku” şeklinde tanımlıyor. Ama insanın tüketim psikolojisi konusunda yapılan çalışmalar hazzın ‘olumlu enerjisinin’ bir noktadan sonra olumsuza döndüğünü gösteriyor. Başta size keyif veren çikolatayı ancak sonlu miktarda tüketebilirsiniz; birkaç parçadan sonra rahatsız olabilirsiniz. Keyif denince akla gelen (alkollü içki, tütün ürünleri veya kimyasallar gibi) uyuşturucularda da durum çok benzerdir. Spor size hoş duygular verebilir, ama belli bir noktada durmanız gerekir. Sınırsız tüketerek sonsuz mutluluğa ulaşmak mümkün değildir. Özetle; mutluluğu hazla eşlemede neden-sonuç ilişkisini bulanıklaştıran bir durum var.

Bu tartışmayı yaparken akla başka tür sorular da geliyor. Örneğin bizi mutlu eden çikolata mıdır? Bu ürünün yarattığı etkiyle mi mutlu oluyoruz? Yoksa çikolatayı sevdiğimiz için tercih ediyor ve bu sevgiye bağlı olarak mı mutlu oluyoruz? Örneğin bu tartışma gösteriyor ki; hazzın mutluluğa kaynak teşkil ettiği gibi bir ‘gerçeklik’ olsa bile, muhtemelen bu bir yanılsamadır. Biz mutluluğun çikolata tüketmenin hazzından kaynaklandığını düşünürken (zannederken), bu arada insan zihninin ve bedeninin başka süreçleri ve nitelikleri etkili oluyor. (Bunlar neler olabilir?)

Sonsuz Mutluluk

Sonsuz, süresiz, ezelden ebede mutluluk var mı? Eğer böyle olsaydı, herhalde –öylece durarak– hiçbir şey yapmadan da mutlu olanlar olabilirdi. Mutluluk bir deneyim midir? Örneğin mutluluk, dünyayı hedeflediği halde bazıları yeryüzüne düşen, bir çoğu evren de kaybolup giden göktaşları mıdır? Olasılıklarla ve tesadüflerle donatılmış bir yaşamda dünyaya düşen az sayıdaki göktaşı gibi ancak bazılarını yakalıyor olabilir miyiz? Yazar, gazeteci ve akademisyen olan Mark Vernon “Mutluluk insanın karşısına tesadüfen çıkar. Ancak tesadüf yaşayarak yaratılır.” diyor. Acaba kişisel gelişim daha fazla mutluluk göktaşının kişisel dünyamıza düşmesini sağlayabilir mi?

Gürcan BANGER
Duygu Güncesi

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Robot Değilim * Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.