Neden?

Neden?

Küçük prensesimiz dünyaya geleli neredeyse üç yıl olacak. Önceleri sürekli sorduğu “bu nedir?” sorularının yerini şimdi,  “neden?” soruları aldı.

-Baba yukarda ne var?

-Gökyüzü kızım.

-Neden?

-O bizim atmosferimiz kızım, dünyamızı çevreliyor, o nedenle yukarı baktığımızda onu görüyoruz.

-Baba, onun rengi ne?

-Mavi.

-Neden mavi?

-…..

Hadi bakalım verin bu sorunun cevabını. Güneş ışınlarının atmosferde kırılıp, gözümüzdeki koni hücreleri tarafından mavi olarak algılanması mı diyeceğim. Nasıl cevap vereceğim?

 

Profesyonel hayatta görevim fabrikamızdaki kayıpların azaltılması, verimin artırılması için problemlerin doğru metotlarla analiz edilmesi, kök-nedenlerinin bulunması ve en verimli çözümün uygulanmasını sağlamak. Kısacası çalışanlara soru sormayı ve analiz yapmayı öğretmeye çalışıyorum. Ama 2,5 yaşındaki kızımın sorduğu soruları duymaya başlayınca kendimi duvara çarpmış gibi hissettim. Kızımın sorularından sonra anladım ki beynim duvarlar arasına hapsolmuş, basmakalıp düşüncelerin altında ezilip kalmış. Kör bir kuyuya düşmüşüm debelenip duruyorum.

Yapılan çalışmalar göstermiştir ki anaokulu çağındaki çocukların eline verilen nesnelerin kaç çeşit kullanım şekli olabileceği sorulduğunda alınan cevaplar “divergent thinking” yani bir meseleyi ya da nesneyi farklı şekilde düşünebilme, olaylara farklı şekilde yaklaşabilme kriterine göre değerlendirildiğinde 98%’i dahi olabilecek kapasiteye sahip çıkıyor. Aynı test 8-10 yaş arası çocuklara yapıldığında bu oran 50%’lere, üniversite çağındakilere yapıldığında ise 2%’lere kadar düşüyor.

Neden?

Bu soru ile ilgili çok çalışma var. Sir Ken Robinson’nun TED TALK konuşmalarını izlemenizi tavsiye ederim. Ama genel olarak, araştırma, test ve analize dayalı eğitim yerine ezbere dayalı, bir kişinin anlattığı diğerlerinin dinlediği ve düşünmeden doğru kabul ettiği yüzyıllardır uygulanan bir eğitim sisteminin sonucu bu. Körelen beyinler, yitirilen yetenekler, farklı olanın dışlandığı, her şeye evet diyenin uyumlu olarak nitelendirildiği, çoktan seçmeli  ama tek tip insanların yetiştirildiği bir sistemin sonucu… Bunun sonucu sadece bilimle, teknikle mühendislikle de sınırlı kalmıyor. Bir toplum buna göre şekillendiriliyor. Bir kişi çıksın, her şeyi o düşünsün o karar versin, neyi nasıl yapacağımızı o söylesin, biz sadece onu takip edelim. Hiç sorgulamayalım, hiç şüphe etmeyelim, hiç yormayalım kendimizi.

Taş devrinden bugüne insanlık tarihinde, taşı sadece taş olarak görmeyip onu bir ağaç dalına bağlayarak balta yapan ilk insandan bugünkü teknolojiyi üreten insanlara kadar hepsi yukarıda bahsettiğim 2%’lik dahi sınıfına giren insanlar… Peki bu insanların oranı 2% değil de 50% olabilseydi ne durumda olurduk acaba?

Geçmişe yapabileceğimiz bir şey yok ama gelecek çocuklarımızın elinde. Onları nasıl daha iyi yetiştirebiliriz? Bu sorunun cevabını bulmak hepimizin görevi.

Erdal Ferhan Özkan

KAYNAKLAR:

www.ted.com/talks/ken_robinson_says_schools_kill_creativity?language=tr

www.matematiksel.org/ogretim-sistemi-cehaletin-gercek-kaynaklari/

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Robot Değilim * Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.