Baba Olmaya Hazır Olmak

Baba Olmaya Hazır Olmak

1989 yılıydı, işim gereği Almanya’ya gidip geliyordum.  O zamanlar Türkiye’de bebek malzemelerinin bir kısmı bulunmuyordu. Neler getirmedim Almanya’dan; bebekler için pişik kremleri, cam biberonlar ve daha birçok şey. O sırada çocuğum yoktu, evli değildim hatta yaşamımda evlenmeyi düşündüğüm bir kız da yoktu. Ama ben de çok derinlerde güçlü baba olma isteği ve çocuğum olması düşü vardı.

Bir erkeğin bir kadına âşık olması, yaşamında bir kadın olması, evlenmek doğanın ve toplumsal yaşamın sonucu, gereği. Ancak baba olmak için evli olmak yeterli değil, daha fazlasına gerek var; baba olmaya hazır olmak ve bebeği istemek.

Anne – baba niteliğini belirleyen iki etmenden; genetik kodlarla gelen mi daha etkin, aileden başlayan çevreden öğrenilen, içselleştirilen mi? Davranışlarımızı hangisi daha çok belirliyor? Genetik bilimcilerle toplum ve ruh bilimciler arasında sürüp giden bir tartışma. Ben çocuk iken, evimizde kanaryalar vardı. Babam yavrulatırdı. O zaman gözlemim, anne ve baba olarak fark gösterdikleri. Bazı baba kanaryalar, anne yuvadan kalkınca yumurtalar soğumasın diye hemen koşup yumurtalar üstüne yatıyor, dişisi yumurtalar üzerindeyken, onu sürekli besliyordu. Bazıları ise yuva ile hiç ilgilenmiyordu. Kanaryalarda genetik kodların önemi gözlenirken, insanlar da kızların anneden, erkeklerin de babadan görerek içselleştirdiklerini, yani çevre etmeninin daha etkin olduğunu düşünüyorum. Bu tartışmayı bilim insanlarına bırakıp, kendi deneyimlerime döneyim.

Baba olmaya hazır olmak. Öğrenilen her bilginin, davranışın anlaşılabilmesi dahası içselleştirilebilmesi için o konuda olgun olmaya gerek var. Matematikte bilinmezi bulmak, denklem kurmak ile son derece kolayken, ilkokul 3. Sınıf öğrencisi denklem kurmayı öğrenebilecek kadar, soyutlama olgunluğuna erişmediğinden, daha uzun yol, kıyas ile çözüm öğretilir. Kişisel yaşamımdan gözlediğim de, kişi için her konuda belirli bir olgunluk düzeyi gerektiğidir. Bir erkek için dünyanın en önemli, zor ve bir o kadar da en muhteşem işi için, duygusal ve bilişsel olarak belirli bir olgunluk düzeyi gerektiğidir. Bir kadın için de aynı durum geçerli elbette ancak kadınların bir büyük üstünlüğü, yumurta ve spermi oluşturan kodlanmış hücrelerden bir canlı yaratabilmenin gücü; doğanın sağladığı hormonları ve biyolojik yapısı ile anne olabilme yetisidir. Kadının anneliği kendi vücudunda hayat bulan bebek ile doğasının bir özelliği. Oysa babalık, kendisinden kopup giden hücrelerin, bir kadında hayat bulan bebeği olarak geri dönüşünde, evladı olarak yeniden buluşabilmesi için bilişsel ve duygusal etmenlere gerek olduğudur. Bunun için erkeğin aşk hormonlarından öteye, tüm varlığı ile yaşamını baba olarak sürdürme bilinçli isteği ve duygusal olarak baba olmaya hazır olması gerekir.

Kendi deneyimime dönersem, yaşamımda eş olarak bir kadına hazır olmaktan ve istemekten bağımsız olarak, baba olmaya hazırdım ve istiyordum. Bana öyle geliyor ki, babalık için doğru yaklaşım da budur.

Bir kadın, çocuk doğurunca anne oluyor ama bir erkek bir kadın ile çocuk yapınca baba olamıyor. Baba olabilmesi, çocuğu ile kuracağı nitelikli baba – oğul ilişkisinin sonucu ile belirleniyor.

Kadın çocuğu yapar, yaratır; çocuk da erkeği baba yapar.

Umut’un Babası

Hürol Taşdelen

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Robot Değilim * Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.